I Like It Like That: 2016

15 Kasım 2016 Salı

İçinde Gay Karakter Bulunan Dizi Filmler

Aslında başlığı lgbt temalı diziler, filmler olarak yapacaktım ama bazılarında tema o olmadığı sadece karakterleri gay olduğu için bunu yaptım. Yaoi anime denememle başladı her şey şimdi nerdeyim :)

CLASS

Doktor Who'nun yan dizisi olan ve daha devam eden Class 8 bölüm olcakmış :( Mini dizi olduğu için 2.sezonu da olmaz diye düşünüyorum.
İlerlete ilerlete izlediğim bir dizi, sadece merak ettiğim yerlerde durdum yani. Ben sevdim açıkçası diziyi. Dizi eşcinsellik üzerine kurulmamasına rağmen ana karakteri Charlie gay. Yalnız Charlie ve Matteusz'un sesleri ne güzel.

Charlie x Matteusz

İstediğin kadar burada kalabilirsin.

-Ya sonsuza kadarsa?

O zaman sonsuza kadar.

THE EYEWITNESS

Bu da geçe geçe izlediklerimden. Dizide sadece Philip ve Lukas'ın olduğu kısımları izliyorum. Ve bu çifti de çok sevdim. Başlarda daha öpüşmeli (ne demekse artık) olan çift şimdi daha bi duygusal oldu. Tabi bide Lukas'ın homofobikliği var. Daha çok kısımları olsaydı keşke.

You know, if my mom was alive, maybe I’d tell her about you too.

You just kissed me. Outside. In public.
I didn’t. Rick Anderton did.

I like Rick Anderton.

SHAMELESS

Ve normal bir şekilde izlediğim dizim. Bu dizide kimin gay olduğunu çoğu kişi biliyodur.
Gallavich Forever diyorum. (Umarım öyle olur Mickey de yakında döneceğine göre)

QUEER AS FOLK

Tamamen Lgbt temalı dizi 2000-2005 yılında çekilmiş. 5 sezonu var.
4 gay arkadaşın ilişkilerini anlatıyor. Ve bi tanede lezbiyen çiftimiz var.
Aslında bu dizi hakkında bahsedilecek çok sey var. Ama bahsetmicem şimdilik.
Benim favori çiftim Brian x Justin (britin)

Birsürü gif koyabilirim ama bu video yeterli olur diye düşünüyorum.

THE WAY HE LOOKS

Eşcinsel temalı bir film. Biraz durgun ama sıkıcı değildi. Görme engelli Leo bi erkekten hoşlanmaya başlıyor.

HIT THE FLOOR: ZUDE

Sadece Zero ve Jude'un olduğu kısımları izlediğim dizidir.

KILL YOUR DARLINGS

Ve Hipopotamlar Tanklarında Haşlandılar kitabından uyarlanmış filmdir. Gerçeğe dayanmakta.
Allen Ginsberg, Jack Kerouac ve William Burroughs gibi Beat kuşağı yazarlarının hikayesini anlatıldığı filmde Daniel Radcliffe ve Dane Dehaan başrolde. Daniel Radcliffe'nin canlandırdığı
Allen Ginsberg eşcinsel. Birde Dane Dehaan'ın canlandırıdığı Lu'muz var Beat kuşağını oluşmasını sağlayan (bence).
Dane Dehaan'ın oyunculuğu baya güzeldi. Sesi de. Film yavaş ilerlese de sıkıcı değildi, merak uyandırıcıydı.
Birde harika bir repliği var.

SUICIDE ROOM

Çok fazla gördüğüm bi filmdi özellikle bi ara . Dedim izliyim millet bayılmış ama ben beğenmedim.
Filmin çekimi güzeldi oyunculuklar baya iyiydi Dominik'i canlandıranın özellikle. Ama konusu bana göre değildi. Dominik gay miydi değil miydi onu bile anlamadım. Mutlu bir film olmadığını bilsemde iyi bir şeyler olabilir diye düşündüm film boyu. Dominik niye o kadar kafayı yedi onu da anlamadım en baştan beri depresifdi zaten ama ne biliyim.

C.R.A.Z.Y.

Filmin adı 5 erkek kardeşin baş harflerinden oluşuyor. Tabi bi sebebi daha var ama izleyince anlaşılan onu söylemiyorum.
İşte bu 5 kardeşten 4.sü Zac eşcinsel ama babası onun gay olmasını istemediği için oda o şekilde davranmamaya çalısıyor. Açıkçası Zac'in küçükken ki kısımlarını daha çok sevdim filmin. Eşcinsellikten çok baba oğul ilişkisini anlatıyordu. Fena değildi, annesini sevdim en çok.

I KILLED MY MOTHER

Ben bu filmde çocuğun annesini öldürdüğünü düşünüyodum. O yüzden izlememiştim açıkçası.
Filmden daha etkileyici olan şey filmin senaristi, yönetmeni olan Xavier Dolan'ın o zamanlar 19 yaşında olması. Aynı zamanda kendisi başrolü de oynamıştır. Baya bi ödül de almış film.
Eşcinselliğin üstünde durulmamış hem de hiç sadece eşcinsel olan Hubert'in annesiyle bir türlü anlaşamamasını, tartışmalarını falan anlatıyor.
Sanatsal bir sevişme sahnesi vardı. En sevdiğim yer orası :)

https://www.youtube.com/watch?v=_E4CyOyi6m0

Ve aşağıdaki filmlerde eşcinsel temalı olan ama çokta bir şey hissetmediklerim.

The Weekend: Beğenen çok aslında ama bana bi etki yapmadı.
Looking : Jonathan Groff var diye izlemiştim. Zaten sadece onun kısımlarını izledim. Başlarda ilişkileri falan hoştu sonunu sevmedim asıl.
Noordzee Texas
Beira Mar :Çocuğun mavi saçlarının güzelliği haricinde bir şey yoktu.

Floating Skyscrapers: Suicide Roomdaki alex var diye izlemiştim :(

Aşağıdakilerde İzleyinn önerimdir.

https://www.youtube.com/watch?v=gaNoqShkHGA

Sia - "The Greatest" #WeAreYourChildren Subtitulado / Traducido al Español - YouTube
Bu şarkı bu videoya ait değil sanırım ama çok uymuş. Orjinalini de bulamadım videonun.

Devam edecek...

Yazının devamı için https://kimligiminbirparcasi.blogspot.com/2020/09/bl-diziler.html?m=1

6 Eylül 2016 Salı

Kaderin Kırmızı İpliği: Bu ip esner, kördüğüm olur fakat asla kopmazmış

Bir kaç gün önce Junjou Romantica'ya başladım. İlk yaoi türünde izlediğim anime. Ön yargılıydım aslında bu türe ama denemek istedim ve gerçekten çok sevdim animeyi öneririm. Belki Junjou Romantica hakkında bi yazı yazarım ^^ Neyse konumuza dönersek animenin 3.sezonunun ending kısmında Usagi ve Misakinin kırmızı iple birbirlerine bağlandıkları kısım dikkatimi çekti. Hoşuma gitti.

Daha sonra ben bunun 4.sezonu çıkacak mı falan diye ararken Kaderin Kırmızı İpliği diye bi yazı gördüm aa demek ki bi anlamı varmış dedim.Tam anime de gördükten sonra denk gelmem çok sevindirdi beni :)

İşte nedir bu kırmızı ip derseniz Çin mitolojisinde kaderin kırmızı ipi diye bir inanış varmış. İnanışa göre;Tanrı tarafından kaderleri birbirine bağlı olan insanlar birbirlerine ayak bileklerinden görünmez (mantıken) kırmızı bir iple bağlılarmış. Japon mitolojisinde ise bu ip serçe parmağa bağlıymış. Siz kime aşık olursanız olun ne kadar zaman geçerse geçsin evlensen de çocuğun olsa da kader karşına kırmızı ipliğin bağlı olduğu kişiyi çıkaracakmış.

Kaderi birbirine bağlı olan bu insanların ipleri de onların hayatlarıyla birlikte esner, kördüğüm olur fakat asla kopmazmış.

Daha ayrıntılı öğrenmek isterseniz şuradan http://www.animefantastica.com/kaderin-kirmizi-ipligi

Benim çok hoşuma gitti görsel olarak. İşte bu fikirden çıkılarak yapılmış yüzükler var birde onlara bayıldım.

Bundan çok güzel çift dövmesi olur diye düşünmüştüm ve yapmışlar da

Buda sanırım bizde ki mantığı oluyor. Şaka tabi acaba bunun anlamı ne diye baktım ama bir şey bulamadım.

Bu da ben :(

21 Ağustos 2016 Pazar

Tokyo Ghoul : Neden böyle oldu?

Anime 2 sezon şimdilik. (4 sezon olacak diye biliyorum.) 12+12 bölüm toplamda. 2 tanede Ovası var. ( ovalarını izlemedim.)

" İnsanları yiyerek hayatlarını sürdüren "Ghoulların" yaşadığı Tokyo şehrinde geçen, bir korku hikayesi. Normal bir üniversite öğrencisi olan Kaneki, Rize isimli, kendisi ile aynı okuma alışkanlığı olan bir kız ile tanışır. Fakat bu tanışma, onun bütün hayatını değiştirecektir."
Fan sayfasından daha çok bilgi alabilirsiniz. http://kirigaya.hol.es/index.html

Ben bu animeyi ilk çıktığı zaman bölüm geldikçe izlemiştim. Çok sevip çok merak etmiştim. Karakterlerini, çizimlerini sevdiğim harika bir openinge sahip bir anime (ydi). İlk sezonunda başta çok olay olmasa da son yerler baya heyecanlıydı hele final bölümü.

Buda full olanı.

Tabi böyle olunca 2.sezon için beklentimde arttı. Manyak bir şey olur diye düşünüyordum. Ama 2.sezon geldi ilk bölümden sonra ben pek bir şey anlamadım. Karakterler çıktı bir sürü. Her bölümün sonunda şu şekildeydim.

Çok heyecanlıydı. Her yer savaş alanıydı. Ama aklıma takılan bir sürü soru var. 3. sezonu anlasak bari. Ayrıca bu sezonun openingi :'(

Karakterler:

Kaneki Ken: Normal bir insanken bir kaza sonucu ghoula dönüşüyor. Bunu kabullenemiyor. İlk başta ben insanım falan diye ağlasa da 2.sezonda o eski halinden eser kalmıyor. Hele beyaz saçları..

Kirishima Touka: Sert, korkusuz bir karakter. Hiç olmuş mu böyle bir kıza tavşan maskesi? Kaneki'yle aşk yaşaması beklenilen kişi ayrıca. Çok bekleriz gibi geliyo ama.

Hide: Kaneki'nin arkadaşı (insan). Kaneki'yi en iyi tanıyan kişi. Daha çok görmek isterdik. Ayrıca görüntüsü 2.sezonda değişti biraz niye anlamadım.

Tsukiyama Shuu: En büyük amacı Kaneki'yi yemek olan çatlak bir karakter. Bir mendili var aşk yaşadığı.